Alerjik hastalıklar, bağışıklık sisteminin, aşırı tepki vermesi durumudur. Bağışıklık sistemi, vücudu yabancı maddelere karşı korumak amacıyla çalışır. Ancak bazı durumlarda bağışıklık sistemi, zararlı ya da zararsız olan maddelere karşı aşırı tepki verir. Bu durum alerjik reaksiyon olarak tanımlanır. Günümüzün önemli sağlık sorunlarından biridir.
Alerji Belirtileri Nelerdir?
Alerjik reaksiyonlar hızlı başlayan ve uzun soluklu devam eden gruplarda toplanabilir. Akut hipersensitivite reaksiyonları diyebileceğimiz rahatsızlıklar reaksiyonun şiddetine göre saniyeler içerisinde başlayabilir. Alerjik reaksiyonların tipik olarak üç temel özelliği vardır; kaşınma, kızarıklık ve kabarıklık. Ürtiker denilen bu kabarık alanlar vücudun farklı bölgelerinde çıkar ve kaybolur. Deri üzerine sert bir cisimle dokunulduğunda bu bulguların ortaya çıkması, sönmesi ve başka bir yerde tekrar belirmesi oldukça spesifik bir bulgudur. Deriden başka, mukozalarda da benzer durum söz konusudur. Burun içinde kabarıklık sonucu nefes almak zorlaşabilir, akciğerlerde ödem meydana çıkabilir, gözyaşı ve tükrük bezi salgılarında artış olabilir. Alerjik reaksiyonların geç dönemlerinde ise şikayetler , günlerce devam edebilir. Gecikmiş cevaplar egzema gibi lezyonlarla da kendini belli edebilir.
Alerji Çeşitleri Nelerdir?
Alerjik hastalıklar birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir. En yaygın alerji türleri arasında şunlar bulunur:
Besin Alerjisi: Belirli yiyeceklere karşı aşırı duyarlılık durumunda ortaya çıkar. Örneğin, fındık, yumurta, süt ürünleri gibi gıdalara karşı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Daha önce aşırı duyarlı olunmayan bir besine daha sonra duyarlılık gelişebilir. Bir besine karşı duyarlılık, başka besinlere karşı duyarlılığı kolaylaştırabilir veya şikayetlerin şiddetinin artmasına neden olabilir. Günümüzde, bağırsakların, bağışıklık sisteminde önemli rol üstlendiği anlaşılmıştır. Katkılı besinler, tarım ilaçları ve antibiyotik kullanımının yaygınlığı, alerjik hastalıkların artmasına katkı sağladığı düşünülmektedir.
Solunum Yolu Alerjisi: Polen, ev tozu akarı, küf gibi havada bulunan alerjenlere karşı duyarlılık ortaya çıkar. Bu tür alerjilerin en yaygın örneği saman nezlesi ve astımdır. Hava ve çevre kirliliği, soğuk ve kuru hava gibi iklim şartları bunu artırabilir.
İlaç Alerjisi: Belirli ilaçlara karşı aşırı duyarlılık durumunda ortaya çıkar. Örneğin, antibiyotikler veya ağrı kesiciler gibi ilaçlara karşı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Anaflaktik şok denilen durum, aniden ortaya çıkan, şiddetli reaksiyonlardır, penisilin alerjisi olarak bilinir.
Cilt Alerjisi: Deri teması sonucu ortaya çıkan alerjik reaksiyonlardır. Örneğin, lateks veya bazı kozmetik ürünlere karşı alerjik deri reaksiyonları görülebilir. Atopik dermatit, contact dermatitis bu gruba örnek olabilir.
Bazı bitki ve hayvanların salgıları: ısırgan otunun temasla kaşındırması, böcek ısırması, arı sokması gibi lokal veya tüm vücudu etkileyen reaksiyonlar görülebilir.
Neye Karşı Alerjim Olduğunu Nasıl Anlarım?
Alerjiye sebep olan maddeleri belirlemek, alerji tanısı ve tedavisi için önemlidir. Ancak birçok araştırmaya rağmen alerjenin saptanamaması sıktır. Aşağıda alerji tanısı koymak için kullanılan bazı yöntemler bulunmaktadır:
- Cilt Testleri: Cilt üzerine küçük miktarlarda potansiyel alerjenler uygulanarak reaksiyonların incelendiği testlerdir. Cilt üzerine yapılacak olan çeşitli alerjenlerin uygulanmasının ardından, oluşabilecek belirtiler incelenir. Bu şekilde hangi maddelere karşı duyarlılık olduğu belirlenebilir.
- Kan Testleri: Kan testleri, alerjiye neden olan maddelere, bağışıklık sisteminin tepkisini ölçen testlerdir. İmmunoglobulin E (IgE) antikorlarının seviyeleri ölçülerek belirli alerjenlere karşı vücudun tepkisi değerlendirilir. Kan testleri, alerji varlığını tespit için bir diğer yaygın yöntemdir, ancak alerji nedenini genellikle göstermez.
- Eliminasyon Diyeti: Besin alerjilerini tespit etmek için kullanılan bir yöntemdir. Potansiyel alerjen içeren belirli gıdaların diyetten çıkarılması ve ardından yavaş yavaş tekrar eklenmesi suretiyle, alerjik reaksiyonların izlenmesi amaçlanır. Bu yöntemle, hangi gıdalara karşı alerji olduğunu araştırılır. Bu yönteme hem tanı hem de tedavi amacıyla başvurulabilir.
Alerjik Hastalıklar Hakkında Detaylı Bilgi Al.
Alerjik Hastalıkların Tedavisi
Alerjik hastalıkların tedavisi, semptomların hafifletilmesi, neden olan alerjenlerden kaçınılması ve bağışıklık sisteminin kontrol altına alınması için çeşitli yöntemler içermektedir. Tedavi planı, hastalığın türüne, semptomların şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak kişiye özgü olarak belirlenir. Yaygın kullanılan tedavi yöntemleri:
İlaçlar: Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar, semptomları hafifletmeye, alerjik reaksiyonları kontrol altına almaya veya alerjenlere karşı duyarlılığı azaltmaya yardımcı olur. Antihistaminikler, kortikosteroidler, dekonjestanlar ve mast hücre stabilizatörleri gibi çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Bu yaklaşımlar genellikle hızlı rahatlama sağlayabilir ancak uzun süreli iyileştirmede çok etkili değildir.
Alerjen İmmünoterapisi (Aşı Tedavisi): Alerjen immünoterapisi, vücudun alerjenlere karşı bağışıklık tepkisini değiştirmeyi amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Alerjenler, sürekli olarak artan dozlarda cilt altına enjekte edilir veya ağız yoluyla alınır. Bu şekilde vücut, alerjene karşı tolerans geliştirerek alerjik reaksiyonları azaltır. Alerjen immünoterapisi genellikle uzun süreli bir tedavidir
Kaçınma: Alerjik hastalıkların tedavisinde en etkili yöntemlerden biri alerjenlere maruziyeti önlemektir. Örneğin, besin alerjisi olan bir kişiye, alerjik reaksiyonlara neden olan gıdaları tamamen diyetinden çıkarması önerilir. Polen alerjisi olan bir kişi, polen sezonunda dışarıda daha az zaman geçirmeli veya uygun önlemler almalıdır. Bu şekilde alerjenlere maruziyet azaldıkça semptomların da hafifleyeceği düşünülür.
Alerjik Hastalıkların Tedavisinde GETAT Uygulamaları
Birçok test ve araştırma yöntemine rağmen alerji nedeninin saptanamaması sık karşılaşılan bir durumdur. Keza nedeni bilinen veya bilinmeyen alerjik reaksiyonların pek çoğunda kalcı bir sağaltım mümkün olmayabilir. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile destek sağlanması mümkündür. Bu bağlamda yapılabilecekler özetle şöyledir:
- Homeopati: desensitilizasyon yani duyarsızlaştırma diyebileceğimiz bir yöntemdir.
- Fitoterapi: özellikle hormon dengesinin sağlanmasında, beslenme alışkanlıklarının kontrolünde, bağırsak düzeninin sağlanmasında, kandida gibi mikroorganizmalarla baş etmekte önemli bir destektir.
- Ozon tedavisi: damardan ozon uygulamalar oldukça etkilidir. Bununla birlikte minor otohemoterapi denilen ozon uygulama yöntemi, kanın antijenik yapısının bağışıklık sistemine yeniden sunulmasını amaçlar. Bir türlü kandan elde edilen bir aşı gibi düşünülebilir. Ayrıca ozonlu yağların lokal uygulamaları da deri enfeksiyonlarını önleme ve tedavi etmede etkili olabilir.
- Akupunktur: enerji akışını noktasal olarak yönetmekte yardımcı olabilir.
- Manyetik alan tedavisi: vücudun biyo elektrik akımını düzenleyerek semptomların azalmasına ve ayrıca bağışıklık sisteminin dengelenmesine yardımcı olabilir.
- Vitamin mineral tedavileri: özellikle selenyum ve çinko gibi minerallerin eksiklikleri reaksiyonların seyrinde önemli olabilir. Detoksifikasyon fazlarını destekleyen vitamin ve minerallerin damar yoluyla uygulanması vücudu zararlı maddelerden temizlemekle aşırı duyarlılık reaksiyonları ile baş etmekte etkili olabilir.
- Kupa tedavisi (hacamat): ağır metaller gibi cilt altında biriken hastalık nedenlerinin genel anlamda detoksunu sağlayan, akupunktur etkisi olduğu da düşünülen bir destek tedavi yöntemidir.
- Kolon hidroterapi: kalın bağırsakların derin temizliğini sağlayan bir yöntemdir. Ayrıca kahve lavmanı gibi uygulamalar da yapılabilir.
Alerjik hastalıkların tedavisi, kişinin alerji türüne, semptomların şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Her birey için en uygun tedavi planını belirlemek hekimlerce yapılmalıdır. GETAT tedavi destekleri, ancak yetkili ve yetkin sağlık profesyonelleri tarafından uygulanmalıdır. Ayrıca, tedavinin yanı sıra sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını benimsemek de tedavinin etkinliğini artırabilir.